TYDH

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetleri

KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİMİ VE ARI SAĞLIĞI; ARTAN PANİK,

YAPILAN HATALAR VE ÇÖZÜM YOLLARI

 

 

 

Son yıllarda sık olarak koloni sönmesi ve kovan terki gibi nedenlerle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de arıcılık kayıpları ciddiye alınması gereken bir sorun haline gelmiştir. Küresel iklim değişimi sonucu 30-35 yıl öncesi Kahire’nin iklimi şu an Antalya’ya (200-250 km kuzeye) ulaşmıştır. Bal arıları -20oC ile +45oC arasında sıcaklıkları tolere edebilirler. Bunun dışındaki marjinal sıcaklıklarda arıya destek veya yardım gerekir. Aynı şekilde ani ve sürekli iklimsel değişiklikler sorundur. Bu durum bize canlı materyal ile çalışırken eski alışkanlıklarımızı değiştirmemiz gerektiğini göstermektedir.

 

Değişen Süreçte Yapılan Hatalar; Çözümleri

Sonbahar ve ilkbahar bakım ve kontrollerinin eskisi gibi aynı tarihlerde yapılması artık yanlış bir gecikmedir. Yöreye göre en az 20 gün veya 1 ay öncesine alınmalıdır.

İklim değişimine paralel birçok odakta kış bakımına hala geçilmemesi ya da kışlamak üzere arı kolonilerinin hala sahil vilayetlerine (Ege ve Akdeniz yörelerine ait yerel arılar hariç) götürülmesi düşündürücü bir problem haline gelmiştir. Arı mutlaka kışlamalıdır.

Rastgele ana arı alımı (yöre ve adaptasyon düşünülmeden), genetik kirlenme ve dirençsiz arı neslinin oluşumunu artmıştır. Ülkemizde arı ıslah çalışmalarına çok geç kalınmış olmakla birlikte yapılan çalışmalar umut vericidir. Ancak daha geniş kapsamlı yapılacak bir değerlendirme ile dünya arıcılık sektöründeki deneyim ve birikim de göz önüne alınarak ıslah programı yürütmek daha yararlı olacaktır. Bu nedenle yurtdışı kaynaklı ana arılar ancak ülke içinde kontrollü bir ıslah çalışması ile (kullanma melezleri ve tescilli) kullanılabilirler. Bunun dışındaki kullanım sadece günü kurtarmak ve geleceği kirletmektir.

Ruhsatsız ilaç kullanımı ya da etkinlikleri çalışılmamış/ispatlanmamış maddeler ve etkinlikle birlikte zararsızlık testleri yapılmamış ilaç adı altında kullanılan maddeler arıcılara yıllık kazançlarına eşit bir zarar oluşturmaktadır. Bunu ancak takip eden dönemde gördüklerinden kayda alınmamaktadır.

Özellikle arıcıların fiyat endeksli olarak kaçak (ruhsatsız) veya ev yapımı bazı maddeleri ilaç diye kullanmaları sezon içinde tarlacı sayısında azalma gördüklerinde sürekli ve rastgele ilaçlar kullanmaları ciddi problemdir. Arıcılıkta ilaç sadece paraziter hastalıklar (varroa, trake akarı,  tropilealaps, Aethida tumida vb) için kullanılır. Antibiyotik veya benzerleri arılara yarardan çok zarardır. Zaten kullanımı yasaktır. Paraziter ilacın (ruhsatlı) sağıtım özelliğinde etkinliği %90 ve üzeri olmalıdır. Bunun altındaki etkinlik tedavi edici olarak kabul edilemez. Bu nedenle bazı doğal içerikli ilaç benzerleri sadece koruyucu amaçlı ve/veya hobi sabit arıcılar için geçerlidir. Çünkü çoğunun etkinliği %80’lere bile ulaşamaz. Bu maddelerin amacı tedavi değil, desteklemedir. Eğer bu tip bir doğal madde tedavi amaçlı önerilecekse mutlaka saha çalışması ve hakemli bir makale ile sonuçlarının %90 ve üzeri olduğu gösterilmeli, zararsızlık testleri yapılmalıdır.

İklimin hızla değiştiği dönemlerde SONBAHAR varroa mücadelesi temel görülmeli ve TOPLU MÜCADELE PROGRAMI’nın artık olmazsa olmaz bir şart olduğu kabul edilip ciddi bir koordinasyonla ülke genelinde periyodik işleme alınmalıdır. Kış aylarında da organik asitlerle (okzalik, formik asit, timol) takviye mutlaka uygulanmalıdır.

Göçer arıcılıkta konaklama zamanları değişen iklim koşullarına göre tekrar ayarlanmalı, ani değişen ve en az 5-7 gün süren iklimsel değişimleri takiben arılar yerinden asla oynatılıp başka yöreye götürülmemelidir. Arının göçere geçmesi gittiği alandaki çevre şartlarının stabilitesine de bağlıdır. Bal dışı üretim özendirilip eğitimli arıcılar yönlendirilmeli ve böylece bazı arıcılar göçerden çekilip yerleşik hale getirilmelidir.

Değişen çevre şartlarına bağlı çevre ve zirai ilaç kullanımlarının artması arı ve ürünlerinin sağılığını tehdit etmektedir. 1960’larda yaklaşık yılda 800 milyon dolar olan pestisit kullanımı şu an yılda ortalama 65 milyar dolara ulaşmış bulunmaktadır. Küresel iklim değişimi bu kullanımının hızla arttığını göstermekle birlikte arıcılık için ciddi bir ERKEN UYARI SİSTEMİ artık gerekliliktir. Aynı zamanda temel peteklerde sadece antibiyotik, Amerikan yavru çürüklüğü aranması artık yeterli değildir. Pestisitlerin varlığı da mutlaka ortaya konmalıdır. Değişen iklim koşulları (rüzgâr, nem, yağış) bu zehirlerin etkinliklerini artırmakta arı, çevre ve insan sağlığına tehdit oluşturmaktadır.

 

 

Aşağıdaki Videodan konuyla ilgili açıklamayı izleyebilirsiniz